Evi terk eden baba, çocuğa nasıl anlatılmalı?

Çok iyi tanımadığı babasına karşı öfkeyle büyüyen çocuğun, kötü bir psikolojiye sahip olmasını önlemek için dikkat edilmesi gereken noktalar vardır.
Evi terk eden baba, çocuğa nasıl anlatılmalı?
Bazı babaların ani bir kararla çocuklarını ve eşlerini ortada bırakmaları, kimseye bir şey söylemeden kaybolmaları, çocuklarının hayatlarının kötü gitmesine rağmen onları aramamaları dünyanın birçok yerinde yaşanılan bir olay. Bazı durumlarda ise anne, babayla olan geçimsizliğinden dolayı çocuğunu alarak başka bir mekâna yerleşiyor. Bu tür olayları yaşayan anneler içlerinde birer zaman bombası taşırlar. Çünkü artık sorumlulukları arasında çocuğa bakmanın yanı sıra “babaya ne olduğunu açıklamak” da bulunur.
Anne çocuğuna yalnızlıklarının nedenini mutlaka anlatmak zorunda kalacaktır. Bu durumda açıklama objektif olmalı ve baba korkunç bir suçlu olarak gösterilmemelidir. Çocuk, baba hakkında olan düşüncelerine kendisi karar vermeli, annenin anlattıklarıyla bir yargıya varmamalıdır. Uzmanların belirttiğine göre aşağıda açıkladığımız beş cümle çocuğa hiçbir zaman söylenmemeli, olaya daha farklı yaklaşılmalıdır.
Baban elbet bir gün gelecek
Bu şekilde çocuk sadece olmayacak ümitlere kapılır ve beklentisi çok uzun sürmez. Çocuk kendisini yıpratan büyük bir hayal kırıklığı yaşar. Ve beklemekle geçen zaman içerisinde, şiddetli özlem duygusu çocuğun sırtına bir yük olarak biner. Doğrusu: Anlayış göstermektir. “Babanı sürekli yanında görme arzunu çok iyi anlıyorum. Ama zannediyorum baban bir daha geri gelmeyecek. Gelmemesinin nedeni ise senden değil anne ile baba arasında oluşan anlaşmazlıktan kaynaklanıyor.”
Baban kötü bir adam
Korkunç bir yargı. Çocuk bu tür bir sorgulamayı üstüne alınabilir. Kötü bir babaya sahip olmanın verdiği utancı taşır, saldırılmış ve küçük düşürülmüş hissine kapılır. Çünkü çocuklar özellikle anne ve babalarıyla gurur duyarak yaşamak isterler. Doğrusu: “Baban ve ben bir arada yapamadığımıza ve anlaşamadığımıza karar verdik. Ama bunun seninle hiçbir alakası yok. O her zaman senin babandır.”
Baban öldü
Cevap verilemeyecek kadar kötü olan vicdansızca bir yalan tarzı. Bu cümle çocuğun bütün hayal dünyasını yıkar ve kimliğini oluşturan en önemli etkenlerden birinin elinden alınmasına neden olur. Eğer gelecekte bir gün çocuk babasının yaşadığını ve tüm söylenenlerin yalan olduğunu öğrenirse, anneye karşı büyük bir kin beslemeye başlar, hatta hiçbir zaman affetmeyebilir. Doğrusu: Ne olursa olsun çocuğa doğrular söylenmeli, ama kendisini suçlu hissettirecek bir açıklama yapılmamalı: “Tabii ki senin bir baban var, ama o ve ben artık birlikte yaşamak istemiyoruz.”
Baban bizi terk etti
Bu ifade dramatik korkulara neden olabilir. Çocuk hayatında bulunan tüm insanların kendisini terk edeceğini düşünür ve bu kişiler arasında ilk sırayı anne alır. Doğrusu: “Daha önce baban ve ben birbirimizi çok sevdik, ama bu sevgi zaman içerisinde yok oldu. Ne olursa olsun, görüşmesek bile biz bir aileyiz ve bu hep böyle kalacak.”
Baban seni görmek istemiyor
Babanın kendisini görmek istemediğini duymak çocuğun dünyasının kararmasına ve çevresine olan güveninin sarsılmasına neden olur. Ayrıca babanın ona karşı neden ilgi duymadığına kendi içinde cevap aramaya başlar: “Ben korkunç, iğrenç, sevmeye değmeyecek kadar kötü bir çocuk muyum?” Doğrusu: Çocuğa babanın evden ayrılmasının kendisiyle hiçbir bağlantısı olmadığı çok net bir biçimde açıklanmalıdır. Yanlış olmayacak bir yaklaşım: “Babanın gerçekten çok az zamanı var ve zamanının az olmasının seninle hiçbir ilgisi yok.”