Toplumun Sessiz Mimarı: “AİLE”

18.09.2025
A+
A-
Toplumun Sessiz Mimarı: “AİLE”

Eğitimci-Yazar ve Meddah Yusuf Duru, huzurlu bir toplumun temelinde aile yapısının rolünü ve evliliğin manevi yönünü Aile Gazetesi’ne yazdı.

Bazen öyle bir ruh hali yaşarsınız ki, içinde bulunduğunuz ortamdan ya da yerden uzaklaşmayı düşünmekle kalmaz; dünyanın bütün gürültüsünden, sıkıntısından, derdinden, hatta yaşadığınız her şeyden uzaklaşmak, yalnız kalmak ve bu yalnızlığı yaşamak istersiniz…

İşte bu sıkıntılı durumdan çıkışın çaresi aslında çok basittir; birçoğumuzun da elinin altındadır.

Günün stresinden, sıkıntısından uzaklaşmanın yolu, huzurlu girdiğiniz kapıdan önünüze getirilen bir fincan çayın buharında, çocuk kahkahasının berraklığında, sofrada paylaşılan bir lokmanın bereketindedir. Aradığınız o sükunet ve huzur, işte burada gizlidir. Bu huzurun kaynağı, evinizin içidir; ailenizdir… Orada büyüyen sevgi, sadece o eve değil, bütün bir topluma ışık olur. Çünkü her güçlü toplumun kalbinde, sessizce ama kararlılıkla atan bir aile vardır.

Toplumun Temeli Huzurlu Evlerde Atılır!

Taş taş üstüne koyarak medeniyet inşa edilmez; ama gönül gönüle vererek ahlak, kültür ve sevgi inşa edilir.
Çocuk, ilk defa annesinin şefkatinden, babasının adaletinden ve kardeşinin dostluğundan “insan” olmayı öğrenir.

O yüzden, tarihte hangi topluma bakarsanız bakın; en güçlü dönemlerinde aile bağlarının sıkı, en zayıf dönemlerinde ise aile bağlarının gevşediğini görürsünüz.
Çünkü huzurlu evler, huzurlu sokaklar doğurur; huzurlu sokaklar, huzurlu şehirleri; huzurlu şehirler ise huzurlu ülkeleri kurar.

Evlilik Birlikteliğin Ötesindedir!

Evlilik, yalnızca iki kişinin aynı evi paylaşması, aynı çatı altında bir araya gelmesi değil; aynı hedefi, aynı derdi, aynı sevinci paylaşmasıdır.
Bir ömürlük yolculukta eşler, bazen dost, bazen sırdaş, bazen de birbirinin en büyük sığınağı olur.

Evin direği yalnız erkek değildir; evdeki sevginin, şefkatin, anlayışın ve huzurun ana mihenk noktası ise kadındır.
Bu yüzden atalarımız, “Yuvayı dişi kuş yapar.” diye ne güzel söylemişler.
Direklerden biri yıkılırsa, çatı çöker.
Fertler arasındaki saygı, sevgi, sadakat, vefa, diğergamlık, sabır ve anlayış; bu çatının sağlam kiremitleridir.
Dışarıdan gelebilecek her türlü sıkıntıya, yağmura, fırtınaya, doluya karşı evi korur ve ayakta tutar.

Mutlu Aile Mutlu Toplum

Mutlu bir aile, mutluluğunu sadece dört duvar arasında yaşayıp kendi içine huzur vermez.
Huzurlu bir aile, aynı zamanda komşusuna, mahallesine, şehrine de huzur yayar.
Ailesinde sevgi gören çocuk, toplumda sevgiyi çoğaltır; ailesinde saygı gören genç, toplumda adaleti savunur.
Bir baba ocağında öğrenilen merhamet, bir gün bir canlının hayatını kurtarır.

Üstad Necip Fazıl merhuma sormuşlar:
“Aile ile ilgili ne söyleyebilirsiniz?” diye.
Biraz düşünmüş ve derin bir nefes alıp şu müthiş cümleyi sarf etmiş:

“Efendiler, unutmayın ki bir toplumu oluşturan ailelerin yaşadıkları evler kaleler gibidir.
Aile fertleri de bu kalenin muhafızlarıdır. Onlar düşerse, şehir de düşer.”

İşte bu yüzden, aileyi korumak, aslında bir ülkenin geleceğini korumaktır.

Örnek Aile Modeli

Bugün “örnek aile”; Televizyonu aynı anda izleyen ya da karşılıklı koltuklarda otururken ellerindeki telefonlardan birbirine kalp emojisi gönderen ebeveynler değil; Aksine, birbirinin gözlerinin içine bakarak konuşabilen, birbiri için atan kalplere sahip fertlerin oluşturduğu, en sağlam ve sağlıklı sarsılmaz müesseseler olan  gerçek ailelerdir.

Maddi zenginliğe verdiği önem kadar, manevi zenginliğin de artması ve anlaşılması için çaba gösteren;
Çocuklarına alan açan ve onların her birinin birer fert olduğunun farkında olan fertlerin kurduğu yuvalardır mutlu ve örnek aileler.

Bir baba, çocuğuna yüklü miktarda bir serveti miras olarak bırakabilir ama ondan daha kıymetlisi; ona sevgi merkezli, saygıyı düstur edinmiş, ahlaklı, edepli, şerefli ve onurlu bir hayatı  bu hayatın içindeki dürüstlüğü miras olarak bırakmasıdır. Bir anne, kızına nasıl para harcanacağını, ekonominin nasıl yönetileceğini, ev düzeninin nasıl sağlanacağını öğretebilir.
Ancak bunların yanında ve bunlardan daha kıymetli olan merhamet ve şefkat duygusunu miras bırakması çok daha değerlidir.

Evet sevgili dostlar,
O akşam kasabadan ayrılırken, pencereden hâlâ kahkaha sesleri geliyordu.
Düşündüm ki:
Dünyadaki bütün gürültüye rağmen, bir evin içinde gülen yüzler varsa, aile için umut hâlâ tükenmemiştir.

Çünkü: Sevgiyle kurulan yuvalar, nefretle yıkılamaz. Huzurlu evler, karanlık sokakları aydınlatır. Güçlü aileler, güçlü yarınlar doğurur.

Ve Yunus Emre’nin o güzel sözüyle tamamlayalım:

“Sevgi ile gelen ailede, huzur ile büyür evlat.”

Eğitimci-Yazar ve Meddah Yusuf Duru

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.