Türk çocuk edebiyatı eserlerinde aile

18.05.2022
A+
A-
Türk çocuk edebiyatı eserlerinde aile

Aile, TDK Sözlük’te (2005) “Evlilik ve kan bağına dayanan karı, koca, çocuklar, kardeşler arasındaki ilişkilerin oluşturduğu toplum içindeki en küçük birlik.” şeklinde tanımlanmaktadır. Aile, içinde bulunduğu toplumun bir birimi olarak, onun özelliklerini taşır. Toplumun değer yargılarını, gelenek ve göreneklerini, beğenilerini, inançlarını, önyargılarını, kısacası ekinini (kültürünü) yansıtır. Aile toplumda, sevgi ve güvenliğin doğal kaynağıdır. Çocuk küçük yaştan itibaren sevgi ve şefkate muhtaçtır. Bu ihtiyacın karşılıksız en iyi doyurulduğu yer ailedir (Kır, 2011, 399).

Türk çocuk edebiyatı eserlerinde aile

Aile ve çocuk eğitiminde kurumlaşma hiç şüphesiz o toplumun uygarlık düzeyini de gösterir. Geleneksel toplumun çocuğu anaokulunda değil, mahallelerde akraba ve komşular arasında toplumsallaşır (Aksoy, 2011,19). Çocuklar sağlıklı toplum, aile ve birey sarmalının merkezinde bulunmaktadır. Aile içerisinde duygusal ve toplumsal olarak sağlıklı bir şekilde yetiştirilmiş çocuklar toplumun teminatı olmaktadır. Bu bakımdan, aile en etkili eğitim kurumu olarak çalışır. Kişilik aile ortamında gelişir. Çocuğun toplumun değer yargılarına ve niteliklerine uygun bir birey olarak yetişmesi, önce aile çevresinde sağlanır (Yörükoğlu, 2012, s.126). Çocuğun yetişmesinde rol alan üç öğe vardır: sevgi, eğitim ve özgürlük. Bu üç öğe bir arada olduğu zaman çocuğun kişiliği istenilen şekilde gelişir. Bu üç öğenin oluşturduğu temele oturmamış bir eğitim amacına tam olarak ulaşamaz. Çocuk, erken çağlarda, farklı alışkanlıkları, yetenekleri, düşünceleri olan çeşitli yaşlarda ve değişik cinsiyetteki kişilerle birlikte yaşamaya alışır. Çocuğun çevresini akrabalar, komşular, ev halkı ve oyun arkadaşları sarar. Aile üyelerinin, aile içinde oynayacakları rollerle yüklenecekleri görev ve sorumluluklar, bir toplumdan diğerine, aynı toplumda bir tabakadan diğerine farklılık gösterir. Aile görgüsü olarak adlandırılan bu durum sürekli

etkileşim, bir arada olma sonucu, aile bireylerinin bazı noktalarda kişisel davranışlarını ailedeki diğer bireylerinkiyle karşılaştırmalarından ileri gelmektedir.

19. yüzyıla baktığımızda Batı’nın da etkisiyle Türk aile yapısında birtakım değişiklikler meydana gelmiştir. Toplumda gerçekleşen bu değişiklikler edebiyat alanında da kendini göstermiştir. Bu dönemde kaleme alınan romanlarda bu değişimden duyulan rahatsızlık örneklerle okura sunulmuştur. Aşk-ı Memnu, Araba Sevdası, Felatun Bey’le Rakım Efendi gibi romanların kahramanları üzerinden toplumun değişimi dile getirilmiştir. Cumhuriyet dönemine gelindiğinde 19. yüzyılın Batı etkisinin görüldüğü, Eski Türk ailesinin özellikleri ve İslami özellikler de taşıyan karma bir aile yapısının ortaya çıktığı görülmektedir. Cumhuriyet sonrası sanayileşme ile birlikte toplumsal yapıda da bir hareketlilik başlamıştır. Nüfus hareketliliklerinin görülmesi, sanayileşme, kırsal bölgelerden kentlere göçler, eğitim durumunun iyileşmesi, kadının iş hayatında daha çok yer almasıyla geniş aileden, çekirdek aile hatta tek ebeveynli aile gibi çeşitli aile tipleri görülmeye başlamıştır.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.