Demografik Tehditler Kapıda: Küçülen Aileler, Artan Yalnızlık

05.09.2024
A+
A-

TVNET ekranlarında yayınlanan Bin1 programında, İstanbul Aile Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Üner Karabıyık ve Büyük Aile Platformu Genel Sekreteri Serdar Eryılmaz, Türkiye’nin değişen aile yapısını ve küresel demografik tehditlerini kapsamlı bir şekilde ele aldı.

TVNET’te yayınlanan İsmail Halis’in sunduğu, Bin1 programının bu bölümünde, İstanbul Aile Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Üyesi Üner Karabıyık ve Büyük Aile Platformu Genel Sekreteri Serdar Eryılmaz, aile yapısındaki değişim ve küresel tehditler üzerine çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Karabıyık, Türkiye’de hane halkı büyüklüğünün düşüşüne dikkat çekerek, tek çocuklu ailelerin toplumsal bağları nasıl zayıflattığını ve bireyleri yalnızlaştırdığını vurguladı. Eryılmaz ise gelişmişlik paradigmasının nüfus azalmasına yol açtığını ve bu durumun geleceğimizi tehlikeye soktuğunu belirtti. Büyük Aile Buluşması, bu tehditlere karşı bir çözüm önerisi olarak gündeme taşındı.

“Hane Halkı Büyüklüğümüz Düşüyor”

Üner Karabıyık, TÜİK tarafından açıklanan Türkiye’nin nüfus istatistiklerine dikkat çekerek, hane halkı büyüklüğünün küçülmesi, tek çocuklu aile yapısının yaygınlaşması ve boşanma oranlarının artması gibi demografik eğilimlerin toplumsal bağları zayıflattığını belirtti. Gelecek nesillerle ilgili endişelerini şu sözlerle dile getirdi: “TÜİK verilerine baktığımızda, hane halkı büyüklüğümüzün düştüğünü görüyoruz. Bir evde yaşayan insan sayısı 3 seviyesinde, yani anne, baba ve çocuk. Tek çocuk meselesini daha önce de gündeme getirmiştik; tek çocuk demek, bir nesil sonra ‘amca’, ‘hala’, ‘dayı’, ‘teyze’ gibi kelimeleri bilmeyen bir nesil demek. Bu da toplumsal bağların çözülmesi ve bireylerin yalnızlaşması anlamına geliyor.”

“Ortanca Yaşımız Yükseliyor”

Karabıyık, “Evlenme hızımız düşüyor, boşanma hızımız artıyor ve ilk evlenme yaşımız yükseliyor. Bu durum, ortanca yaşımızın da artmasına neden oluyor. Şu anda ortanca yaş 34 iken, bu trend devam ederse 2050 yılına gelindiğinde ortanca yaşın 52’ye çıkması bekleniyor” dedi. Üner Karabıyık ayrıca, ülkelerin nüfuslarının azalması nedeniyle göçmen ihtiyacını vurguladı ve Almanya örneği üzerinden, varis bulunmaması nedeniyle şirketlerin kamuya devredilmesine dikkat çekti.

“Genç Nüfus Artarsa Üretim de Artacak”

Serdar Eryılmaz, nüfus artışı ve ekonomik üretkenlik arasındaki ilişkiyi ele aldı. Eryılmaz, “Pastayı paylaşan kişi sayısı artacak gibi bir mantık var. Ancak, nüfus arttıkça, özellikle genç nüfusun ve doğum oranlarının artmasıyla genç nüfus da artacak ve bu durum üretimin de artmasına neden olacak. Bu nedenle, pasta 1 değil, 2 ya da 3 olacak” dedi. Eryılmaz, gençlerin bu konuyu anlamakta zorlandığını belirterek, bazı ülkelerin demografik güçlerinin nasıl bir değişim gösterdiğini örneklerle açıkladı.
Üner Karabıyık ise demografik gücün milli güç unsurları arasında en önemlisi olduğunu belirterek, “Eğer sonraki nesiller yoksa, yaptığımız işlerin anlamı kalmaz. Çocuğunuz yoksa, üretim ve yatırımın anlamı ne olacak?” şeklinde konuştu.                                                           

“Göçmen Karşıtlığı Bu “Ülkeye Düşmanlıktır”

Karabıyık, mevcut gelişmişlik paradigmasının demografik güç üzerindeki olumsuz etkilerine de değindi. “Ekonomi bilimi, dünya üzerindeki 8 milyar insanın kaynakları yetersiz kılacağını söylüyor. İhtiyaçlarımız sınırsız, kaynaklarımız ise sınırlı. Bu nedenle, arzularımızın sınırları olmadığını ve insanların bu arzular üzerinden manipüle edildiğini unutmamalıyız” dedi. Ayrıca, göçmen politikaları ve göçmen karşıtlığının toplumsal etkilerine de vurgu yaptı. “nitelikli iş gücünü ülkemizin ihtiyacı doğrultusunda burada istihdam edebilmeli buna engel olacak göçmen karşıtlığının da bu ülkeye düşmanlık olduğunu bilmeliyiz.” diyerek, sağduyulu çözümler geliştirilmesi gerektiğinin altını çizdi.

“Evlilik ve aile konularında ortak bir görüş geliştiremiyoruz”

Serdar Eryılmaz, gençlerin ekranlar üzerinden aldıkları bilgilerin ve propagandaların etkilerini ele aldı. Eryılmaz, “Mülkiyetsiz, milliyetsiz, devletsiz bireylerin oluşturduğu verimsizlik çağını yaşıyoruz. Gençlerimiz, bu propagandaların etkisiyle yanlış algılara sahip. Evlilik ve aile konularında ortak bir görüş geliştiremiyoruz” dedi. Ayrıca, evlenen çiftlerin boşanma oranlarının artışına dikkat çekti. “Evliliğin ilk 5 yılında boşanma oranları, beşte ikiyken şimdi üçe çıkıyor. Bu tablo, gençlerin maruz kaldığı propagandaların ve toplumsal değişimlerin bir sonucudur” şeklinde konuştu. Üner Karabıyık ise kimyasal maddelerin ve hormonların doğurganlık üzerindeki olumsuz etkilerine değindi. “Kimyasal maddeler, vücuttaki hormon seviyelerini bozuyor ve bu durum, doğurganlığı etkiliyor. Ayrıca, cinsiyet bükücü kimyasalların etkileri de cinsiyet karmaşasına neden oluyor” dedi.
Serdar Eryılmaz, programın sonunda Büyük Aile Platformu’nun 15 Eylül’de düzenleyeceği etkinliğe tüm aileleri davet etti. Eryılmaz, hiçbir siyasal görüşün ayırt edilmediğini, Büyük Aile Platformu’nun yapısının, her kesimden sivil toplum kuruluşunu bir araya getirdiğini. Ortak paydamız ailemizi korumak olduğunu belirterek etkinliğin önemini vurguladı.

 

Gerçek Demografik Güç Nedir? Bin1

 

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.